31 Mayıs 2013 Cuma


Mutlu bir insan gördüğünde gizliden üzülen insanlarız biz. O mutlu olan, gözleri gülen en sevdiklerimizden biri olsa bile. Biz buyuz.
Planlarımız var bizim. Hiç kimsenin bilmediği ve bizim de öğrenmelerini hiç istemeyeceğimiz. Görünürken en sevilesi yanımızı ortada bırakıyoruz, bakmıyorlarken en sinsi yanımız sivriliyor.
İnsanoğlu denilen şey bu en temelde. Hayatımız boyunca da bunu inkar etmek ve kabullenilmek için uğraşıp duruyoruz. Buyuz.
Geçen yıl, sosyal medya ve körüklediği ego krallıklarından bahseden bir yazı yazmıştım. Son dönem insanının, ekranların kölesi ve sadece kendine aşık bir canlı olup çıktığına değinmeye çalışmıştım.
O yazıyı bitirirken kendime not düşmüştüm. Aslında, bu özellikler sadece sosyal medyada değil, onunla hiç tanışmamış, sıradan insanlarda da farklı şekillerde kendini gösteriyordu. Bu, genele yayılmış olan benci duygu ile ilgili bir şeyler karalamalısın demiştim kendime. O gün bu günmüş.
“Ben”den bağımsız hiç ama hiçbir şey yapmıyoruz aslında. Sevmek, yardım etmek ve o bütün “iyilik” kelimesi içine sığdırdıklarımız bile buna dahil.

0 yorum:

Yorum Gönder